28 Ocak 2017 Cumartesi

Ne İzledim: Will You Be There?


Will You Be There, gelecekten geçmişe giden fantastik bir film. Bu tür filmleri sevdiğimden zevkle izledim. 
Filmin başrollerinde Kim Yun Seok ve Byun Yo Han var. 
Bu tür filmlerde pek mantık aramam bu yüzden de eleştirecegim bir mevzu yok. Aksine Cast çok başarılıydı. Film bir geçmiş bir gelecekte geçtigi için her karakterin bir genç bir de yaşlanmış halleri var. Cast'ı o kadar başarılı seçmişler ki Evet, bu bunun gençliğidir ya da bu yaşlaninca gerçekten böyle görünür diyorsunuz.
Uzatmadan filmin konusuna geçeyim; Soo Hyun başarıli bir cerrahtir. Bir gün yaslı bir amcaya yardim eder. Yaşlı amca da bu iyiligin altinda kalmaz ve ona gecmişe gidebilecegi sihirli haplardan verir. Soo Hyun'un da en büyük hayali gecmiste kaybettiği büyük aşkını son kez görebilmektir.

Filmi ben begendim. Fantastik kurgulu Dram, aşk seviyorsaniz mutlaka izleyin derim.

Görüşmek üzere👋

27 Ocak 2017 Cuma

Ne İzledim: Phantom Detective (Hayalet Dedektif)


Bu defa mükemmel bir film ile karşınızdayım. Öyle ki filmi nasıl anlatsam bilemedim çünkü klasik Kore tarzından çok çok farklı.

Filmin baş karakteri Hong Gil Dong şimdi adını hatırlayamadığım bir Kore romanından esinlenilmiş. Filmin sahne efektleri,geçişleri de Sin City filmine benziyor. Bir hayli emek verilmiş bir film izlerseniz anlayacaksınız. Kore tarzından çok çok uzakta. Evler,yollar vs Kore gibi degil... Ve filmin başrolü Lee Je Hoon... Kendisini benim en sevdiğim favori dizilerden Signal'de izlemiştim. Bu kadar dikkatimi çekmemişti ama bu filme inanılmaz yakışmış. Bir Hyun Bin bu kadar yakışamazdı. ( Evet, evet bildiginiz Hyun Bin.) 
Filmin konusu:
Hong Gil Dong işinde başarısızlık nedir bilmeyen bir dedektiftir. Başarılı kariyerinin yanı sıra bir yandan da intikam ateşiyle yanmaktadır. Derken düsmaninın peşine düşer ama kendini bambaşka bir olayin icinde bulur.

Filmin çocuk oyuncularına değinmeden edemeyecegim çünkü filmde bir cadı var ki adı Mal Soon... O nasıl bir tatlılıktır ve nasil bir rol yeteneği var inanilmaz. Koskoca adamin burnundan getirdi^^ 


Filmde birini öldüreceklerse tek kurşunla yapmıyorlar. Mutlaka etrafı tarıyorlar. Filmin kısa özeti gibi bu fotograf bunu da paylaşmadan edemedim.
Ben filme bayıldım. Size de tavsiye ederim. Hemde siddetle... 
Görüşmek üzere👋



26 Ocak 2017 Perşembe

Ne İzledim: The Suspect


Aksiyon filmlerini seviyorum evet ama bu filmin aksiyonu bana biraz fazla geldi. Öyle ki filmi izlerken ciddi anlamda başım döndü hahah

Filmin konusu Ji Dong Cheol, Kuzey Kore tarafından sırtından vurulmuş eski bir ajandır. Yedigi kaziğin ardından Güney Kore'ye mülteci olarak yerleşmiştir ama bir amacı da vardır; Karısını ve kızını katledenlerden intikam almak... Derken bir cinayet olayına karışır ve kırmızı alarmla aranan bir suçlu olur.

Bu arada filmi tanıtırken büyük harflerle şöyle yazarak başlamam gerekirdi " BU FİLM GONG YOO'NUN OYNADIĞI BİR FİLM." 😂

Filmi izlemeye Gong Yoo için başlamamıştım. Tamam, izleyeceklerim sıralamasında üst sıralara çıkmasına vesile oldu kabul ediyorum ama o kadar. Pişman da değilim çünkü adam işinin hakkını vermiş. 
Filmde tempo hiç durmuyo tabi Gong Yoo da durmuyor. Bu arada filmde bazı sahnelerde yok artık! dediğim sahneler oldu. Abartılı bulduğum anlar oldu ama film gerçekten güzeldi. Benden tavsiye olur.

Görüşmek üzere👋

24 Ocak 2017 Salı

Ne İzledim: Hide And Seek (Saklambaç)


Bu defa gerilim filmi ile karşınızdayım (Hem de ne gerilim.
Bu defaki şanslı film Hide And Seek yani Saklambaç filmi.
Filmin basrollerini bu ara en iyi filmlerimin başrolünü oynayan Son Hyun Joo ve Jeon Mi Sun paylaşıyor.
Film konusu itibariyle Kim Ki Duk'un Boş Ev filmini anımsatsa da kendine özgü havası ve sürpriz finali ile farkını gösteriyor.
Bu arada mantık hataları da yok degil ama yine de izlerken zevk alarak hatta cıglık atarak izlediğim film oldu.(Hem de iki kere.) 
Şimdi filmin konusuna gelelim; Sung Soo, hastalık derecesinde titiz ama hem işte hem de özel hayatında ailesi ile mutlu mesut yaşayan bir adamdır. Derken bir gün uzun zamandır görüşmediği abisinin kaybolduğu haberini alır ve onu aramak için evine gider. Abisinin oturduğu mahalle hem cok tehlikeli hem de insanları tuhaftır. Sung Soo bu tuhaf mahallede araştirma yaparken kapılarda tuhaf saklambaç şifreleri görür kendi evine döndüğünde aynı işaretlerin kendi kapısına da işaretlendiğini görür...

Gerilim filmi seviyorsanız mutlaka izleyin derim.
Görüsmek üzere 👋

23 Ocak 2017 Pazartesi

Ne İzledim: Guns And Talks


Selam👋🙆 Bu defa kara komedi ile karşınızdayım. Önceki paylaşımlarımda da belirttigim gibi kara komedi türüne bayılırım. Bu yüzden de bu filmi zevkle izledim. Tamam, kara komedi listeme zirveden giriş yapmadı ama o listeme girecek şukellalıkta bir filmdi. 
Filmin degisik senaryosu haricinde şimdilerde süper star olan baĞzı oyuncularin ergenlik halleri dikkatimi çekti. Hele ki benim en iyiler listemde 2. Sırada olan Ahjeossi filminin yildizı, Kore'nin medeni iftiharı Won Bin'in ergenlik halleri beni çok şasırttı.( O zaman da tatlıymış.) 
Onun haricinde efsane diziler Master Sun ve Greatest Love'ın yıldızı Kong Hyo Jin'in ergen halini ilk gördüğümde gerćekten tanıyamadım. Ses tonundan tanıdım^^ 
Vee Jung Jae Young...
Kendisi benim en iyiler listemde bulunan Going By The Book'da basrol idi hatta Kim's Island filminde de döktürüyordu ama hic cekici gelmemişti. Dedim ya oyuncuların genclik hallerini izledim diye işte Jung Jae Young'un da gençligini izledim (Ergenliğini değil, gençliğini.) Adam ne karizmaymiş. O zamanki hali simdi olsaydi en büyük fanıydım hehe

Neyse filmin konusunu özet geceyim hem de hiper özet^^ 
-Onlar birbirine bağlı işlerinde son derece profesyonel, korkusuz ve çatlak birer kiralık katiller ama "ACIMASIZ" degiller^^ 

Ben filmi gerçekten zevkle izledim. Sizlere de tavsiye ederim.^^ 

Görüşmek Üzere👋

21 Ocak 2017 Cumartesi

Ne İzledim: Daisy (Papatya)


Bu defa hikayesinde Aşk,dram ve aksiyonu barındıran Daisy ile karşınızdayım.
Bu filmi de yine en iyiler listesinden seçtim. 
Öncelikle film konusu itibariyle Hollanda'da gecen ilginç bir aşk hikayesi. 
Film izlerken izlemeye alıştığım hatta daha gitmeden asina oldugum Seul sokaklarını aradim yalan yok^^
Bu arada en son My Love From The Stars'da izlediğim Gianna Jun'u bir kez daha izleme olanağı buldum. Bu kadını cidden çok beğeniyorum. Bana göre Kore'nin en güzel kadinlarindan biri...
Diğer başrol Jung Woo Sung'u ilk defa Padam Padam'da izlemiştim. Adama öyle "gıcık" olmuştum ki diziyi son üç bölüm kalmışken yarım bırakmıştım. Tabi sonra uzak durdum kendisinden taa ki kendisinin oynadigini bilmeden izledigim bir filmini izleyene kadar(Adını unuttum hahah) sonra haksizlik ettigimi düşünerek kendisini izlemeye başladım işte. Sabit fikirli biri degilim çok şükür.

Şimdi filmin konusuna gelirsek (Biraz gec oldu ama.) ; Hye Young, Hollanda'da antikacı dükkanı sahibi ayni zamanda da ressamdır. Her gün kapısına kimden geldiği belli olmayan papatyalar bırakılır. Tabi hatun da bu papatyaları gönderen hayranini merak eder ve ona ilgi duyar. Derken gel zaman git zaman ufacik bir yanlıs anlama sonucu yanlis adama aşık olur.

Film hakkında fazla spoiler vermek istemedim. İzleyin pisman olmazsiniz.
Görüşmek Üzere👋

20 Ocak 2017 Cuma

Ne İzledim: Scandal Makers / Speedy Scandal - Anında Skandal


Bu defa komedi filmi ile karşınızdayım. Komedi türünü fazla sevmem ama Scandal Makers hani şu en iyiler listesinde hep gördüğüm filmlerdendi. Hadi bunu da aradan çıkarayım dedim iyi de ettim. Scandal Makers insanı sıkmayan eğlencelik bir film. Sizi yormadan eğlendiriyor. Hatta yer yer gözlerinizi doldurup bir anda güldürüverebiliyor. Hatta ve hatta başrol itibariyle sinirlenebiliyorsunuz da...
Neyse çok uzatmadan konuyu özet geçeyim; Nam Hyun Soo sıradan ama ünlü; aşağılık,şerefsiz,adi bir radyo dj'idir. Skandallar dünyasında skandalının olmaması ile övünmektedir derken hiç ummadığı bir anda varlığından bile haberinin olmadigi kızı çıkar karşısına. Sonrasi tam bir komedi^^

Filmin minik oyuncusuna da bayıldım^^  Can sıkıntısından film arayışları içerisindeyseniz tavsiye ederim. Pişman olmazsınız. 

Bloga filmleri hiper hızla yazdığımdan yanlışlıklar ya da eksiklikler olabilir. 

Görüşmek üzere👋

19 Ocak 2017 Perşembe

Ne İzledim: The Classic


Bu defa dibine kadar romantik bir "Klasik" film ile karsınızdayım.
Hiç aklıma gelmezdi bir aşk filmini böyle hevesli paylaşacagım. Ben Romantik,aşk kokulu filmlerde genelde sıkılır,esneye esneye filmi tamamlardım ama bu filmde zamanin nasil geçtiğini anlayamadım. Kâh güldüm kâh ağladım. Öyle her şeyi dozunda yaşatan bir film.İğrenç esprileri saymazsak tabii.. Ben bu filmde iyice kanaat getirdim; Koreliler bizim iğrenç bulduğumuz baĞzı şeylere katıla katıla gülüyor olacak ki böyle muazzam bir aşk hikayesinin arasına iğrençlikler serpiştiriverebiliyorlar.
Filmin konusu(Kısaca.); Film Ji Hye'nin annesi Ju Hee'nin eski mektuplarını okumasıyla başlıyor. Derken bir gecmiş bir gelecek analı kızlı iki aşk hikâyesini izleyiveriyoruz.

DİKKAT! BU KISIM SPOILER İÇERİR.

Film ile ilgili tek eleştirimi yukarıda belirttim zaten o yüzden o konuya deginmeyecegim. 
Filmin başrol oyuncusu Son Ye Jin'e yine bayıldım. Sen ne güzel bir kadınsın demeden edemedim. Hem anneyi hem de kızını başarıyla canlandırmış.
Filmin erkek başrolü Cho Seung Woo'ya değinmeden edemeyeceğim. Filmin başından sonuna kadar adamın gözlerine kitlendim resmen! Bir insan rol yaparken nasıl bu kadar samimi bakar? Bir ağlaması var (ki ağlayan erkekten nefret ederim.) Onunla oturup ağlayasınız geliyor(Bu konuda Son Ye Jin de bir hayli yetenekli.) Adam gülüyor siz de gülüyorsunuz. 
Filmi izlerken ben bu gözleri ilk defa izlemedim kesinlikle bir kere daha izlemiştim deyip soluğu Asianwiki'de aldım. Evet, bu gözler yanılmaz. Kendisini Inside Man'de izlemişim. Üstelik Inside Man'i izlerken " Bu adam ne güzel bakıyor, ne güzel gülüyor ya! Demiştim. 
Tabi ben adamin gözlerine takıldım ya film boyu, filmin sonunda kör olunca (Aha! spoiler'ın dibi oldu bu haha) nazarım değdi deyip kahrettim kendime hahah 
Film cidden adı gibi bir Klasik. İzlemenizi öneririm. Tabi bu türü seviyorsanız. 
Görüşmek üzere👋

17 Ocak 2017 Salı

Ne İzledim: Going By The Book (Kitabına Göre)


Bu defa polisiye komedi ile karşınızdayım. Komedi derken abuk subuk komedi degil yerli yerinde komedi. 
Film o kadar eğlenceliydi ki kahkahalarım eksik olmadı. Tabi buna ilginç senaryo da eklenince bir hayli keyifli bir seyir oldu.

Filmin konusu; yaptığı işi kuralına göre yapmayı kendine amaç edinmiş ve dedektifken bir davadan ötürü rütbesi düşürülen trafik polisi Jung Do Man, kuralcı kişiliği ile bölgesine yeni tayini çıkmış emniyet müdürünün hemen dikkatini çekmiştir. Bu arada görev bölgesinde de soygun suçları bir hayli artmaktadır. Bunun üzerine bölge valisi halkın güvenini kazanmak için similasyon bir soygun tatbikatı düzenlemeye karar verir. Bunun içinde bütün polislere tatbikattaki görevleri kura ile belirlenecektir. Bu kurada da hırsız rolü bizim kuralcı Jung Do man'a çıkmıştır. Sonrası emniyet müdürünü bile pisman eder.

Eğer komedi seviyorsanız mutlaka kaçırmamanız gereken bir film. Ben biraz çekimser basladım ama filmin nasıl başlayıp nasıl bittiğini anlamadım. Oyuncu kadrosu da iyi. Uzun lafın kısası izleyin ve izlettirin. Pişman olmazsınız.
Görüşmek üzere👋

16 Ocak 2017 Pazartesi

Ne İzledim: A Violent Prosecutor


Bu defa tercihimi yeni filmlerden yana kullandım ve A Voilent Prosecutor ( Haşin Savcı ) adlı filmi izledim. Film duraksamadan devam eden temposu ve insanı sinir eden klişelerden uzak çok güzel ve eğlenceli bir film baştan söyleyeyim. Filmin başrol oyuncularını ilk defa izlememe rağmen çok begendim
( Hâlâ da izlemediklerim var demek ki.) Filmin konusu: İşinde başarılı fakat bir o kadar da haşin bir savcı olan Byun Jae Wook bir gün karanlık abilerin yoluna taş koyduğundan iftira atılarak ceza evine şutlanır. Cezaevinde de bos durmaz tabi intikam için yanıp tutuşur ve bu yolda harekete geçer. Tabi cezaevinde tanıştığı dünyanın en adi en karaktersiz en en enlerinden olan Chi Won ile bu yolda iş birliğine girerler...
Yazımın basında da dediğim gibi film bastan sona sıkmadan hatta eģlendirerek izletiyor kendini. Hele aşağılık ama bir o kadar da sevimli Chi Won'un sahneleri inanılmaz eğlenceli...
İmdi... Değinmeden edemeyeceğim önemli bir husus var ki o da filmde Park Sung Woong'un da oynuyor olması ki ben demiştim önceki yazılarımda filmleri en iyiler arasindan bazen konusuna bile bakmadan "o piti piti" yöntemiyle seçiyorum diye. İşte bu filmi de o yöntemle seçtiğim için oyuncularından bile haberim yoktu onun için bana büyük sürpriz oldu. Bu adama her rol gidiyor:) Fighting oppa! 👍Hahah

Görüşmek üzere👋

15 Ocak 2017 Pazar

Ne İzledim: Secretly Greatly


Kim Soo Hyun'u My Love From The Stars dizisinden beri izlememiştim. Afişte de kendisini görünce ilgimi çekti hemen konusuna baktim. Polisiye,bool vurdulu kırdılı filmlerden sonra biraz daha yumuşak gibi görünen Secretly Greatly filmini tercih ettim.
Kısaca filmin konusu; Kuzey Kore kendilerine ajanlık edecek bir tim oluşturur. Bu tim profesyonel dövüşen insanlıktan çıkmış canavar gibidirler.(Ben demiyorum onlar diyor.)
Derken bu timi Güney Kore'ye ajan olarak gönderilir. Sonrasi olaylar olaylar...

DİKKAT! BU KISIM SPOILER İÇERİR.

Öncelikle belirtmeliyim ki, film ajan filmi olsa da içerisinde komedi ve duygusallığı da barındırıyor. Hele Kim Soo Hyun'u o salak hallerde göreceğim hiç aklıma gelmemişti^^ Salak derken kendisi beş dil bilen,tam bir ölüm makinası ama ajan olduğundan Kuzey Kore tarafından kendisine "Köyün Delisi" rolü verilmiştir. Kim Soo Hyun ve Köyün delisi rolü... Bu adamı böyle izleyeceksin deseler inanmazdım^^ 

Eğer bol aksiyonlu ciddi bir film izlemek istiyorsanız bu film ihtiyacınızı karşılayamayabir ama derseniz ki arada güleyim de üzüleyim de o zaman size şiddetle tavsiye ederim.
Ben beğendim. Tavsiye ederim.
Görüşmek üzere👋

14 Ocak 2017 Cumartesi

Ne İzledim: Memories Of Murder ( Cinayet Anıları )


Kore piyasasını takip edenler bilecektir; 1986 - 1991 yılları arasında Kore'de seri kadın cinayetleri işlenmiş. Bu seri cinayetler sapıkca olduğundan mıdır bilinmez halkta travmaya yol açmış olacak ki bu konu hakkında bir sürü dizi ve film çekilmiş. Benim izlediklerim; Gapdong ve Signal dizileri bu cinayetleri temel alıyordu. Bu arada altını çizmeden edemeyeceğim; bu iki dizi de bana göre efsanedir.
Memories of Murder filmine gelecek olursam; film yine bu cinayetleri temel almış. İşte iki dedektifimiz var üstelik biri bu cinayetleri çözmek için Seul'den gönüllü gelmiş falan filan... Filmde bulmacayı onlarla birlikte çözmeye çalışıyorsunuz bu arada Dedektiflerin,şimdinin teknoloji devi Kore'nin o zaman teknolojik olarak ne kadar zayıf olduğundan dolayı işlenen cinayetler karşısındaki çaresizliği de dikkat çekiyor. Filmde eleştireceğim tek husus anlamsız +18 sahneler. Hem de filmin başında biraz midemi bulandırdı hatta bu film böyle başladıysa ohhoo demiştim ama öyle olmadı ve rahatlıkla izleyebildim. Onun dışında eleştirebileceğim bir şey yok.
Bu arada Kim Sang Kyung'un izledigim bu 2. Ya da 3. Filmi. Adama cidden saygı duydum. Bu arada ne kadar çok Hyun Bin'i anımsatıyor bunu söylemeden geçemeyeceğim. Şimdi diyeceksiniz ki "hepsi birbirine benziyor zaten." Ben de ha ha ha diye güleceğim(!) 
Görüşmek üzere!👋

13 Ocak 2017 Cuma

Ne İzledim: A Moment To Remember


Bu defa bir aşk hikayesi ile karşınızdayım. Önceki yazılarımda bahsetmiştim; özellikle uzak duruyorum romantik filmlerden ama bunu izlemek durumundaydım çünkü yine önceki yazılarda bahsettiğim en iyi kore yapımı filmler listelerinde bu film de yer alıyor. Yani anlayacağiniz izleyeyim de çıksın aradan dedim.
Ammaa bir daha aşk temalı dram filmi seçer miyim emin değilim...
Filmin konusu; Evli olan patronuna aşık olan Su-Jin, patronuyla kaçmaya karar vermişlerdir fakat adam tarafından istasyonda ekilir. Hikâye de burada başlar zaten... O üzüntü ile bir markete girer ve kola makinasından bir kola alır fakat kolayi kasada unutur. (Burada miss gibi bir CocaCola reklamı izliyoruz aslinda.) Kolayi unuttugunu fark eden Su-Jin markete geri döner ama kolasini başka bir müşterinin arakladığını farkeder. Arakcı müşterimiz de kendisinin körkütük aşık olacağı adam Cheol-Su'dur. Neyse... Bu ikili evlenir her şey rüya gibidir ve ikiliye nazar değer kızcağız Alzheimer hastalığına yakalanır.

DİKKAT! BU KISIM SPOILER İÇEREBİLİR.

Şimdi film romantik film severleri ihyâ edecek güzellikte. Hatta film siteleri filmi tanitirken mendilinizi yaninizda bulundurun diyerek filmin duygusallığını vurguluyorlardı fakat ben basroldeki Jung Woo Sung'a Padam Padam dizisinde "gıcık" oldugum için midir yoksa migren ataklarımın gelme aşamasında olduğumdan mıdır bilmiyorum zerre gözlerim dolmadı. Ama en son benim efsane dizim "Shark" dizisinde izlediğim Son Ye Jin'in gençken ne kadar da güzel olduğuna takıldım. Şimdi de güzel ama o zaman baska güzelmiş.
Eğer romantik film seviyorsanız bu filmi mutlaka izleyin. Bana bakmayın ben odunum^^ 
Yarın aksiyon filmle gelirim büyük ihtimal çünkü bu kadar romantizm kimyamı bozdu😂 
Görüsmek üzere👋

12 Ocak 2017 Perşembe

Ne İzledim: Yellow Sea (Sarı Deniz)


Direk konusunu özet geçeyim; Kuzey Koreli Ku Nam,çalışmak için Güney Kore'de bulunur(Bu arada kumar ve borç batağındadır.) Bu arada eşi ile ayrı yaşamaktadır. Derken karısının kendini aldattığını öğrenir ve ondan intikam almak için plan yapar ama işler hiç de ummadığı şekilde ilerler.

DİKKAT! BU KISIM SPOİLER İÇERİR.

Şimdi bu filmi nasıl anlatayım bilemiyorum. Türü aksiyon benim sevdiğim türde. Konusu da güzel fakat aşırı +18 sahneler beni rahatsız etti. Ayrıca şiddet de had safhadaydı. Öyle ki film bittiğinde bile hâlâ kulağımda oluk oluk akan kanın sesini duyuyordum. Bu arada filmin baş kahramanı başlarda ezik-silik haldeyken bir anda (şansla mı desem bilemedim.) Bir anda Kore'nin aranılan suçlusu haline geliyor. Şanslı diyorum çünkü polisle o kadar burun buruna gelmesine rağmen her seferinde kurtulmayı başardı. Film güzeldi ama bana fazla geldi evet. Film fazlasıyla "erkeksi".
Uzun lafin kısası; Filmin konusu güzel hatta sonu çok güzeldi ama kızlar siz izlemeyin erkekler izlesin^^ 
I Saw The Devil'i izleyecektim ama bu filmden sonra rafa kaldırmaya karar verdim. Diyorum ya film psikolojimi bozdu yıh yıh yıh. Görüşmek üzere👋

10 Ocak 2017 Salı

Ne İzledim: A Bittersweet Life (Acı Tatlı Hayat) - 달콤한 인생


Hazır cesaretimi toplayıp Lee Byung Hun filmlerine başlamışken arayı açmadan A Bittersweet Life filmini de izleyeyim dedim. İyiki de demişim. İnanılmaz güzel bir filmdi.
Quentin Tarantino'nun tarzını sever misiniz? Eğer seviyorsaniz (ki ben bayılırım.) bu film de tam o türde işte  "Kara Komedi" 
Filmin konusu; Kore'nin en iyi otellerinden birinin müdürlügünü yapan Sun-Woo aynı zamanda mafya lideri Mr Kang'ın da sağ koludur.
 Bir gün Mr Kang, Sun-Woo'ya genc bir sevgilisi oldugunu söyler ve kendisini aldattığından şüphelendiğini söyler. Sun-Woo'dan sevgilisini takip etmesini ve eğer aldatıyorsa öldürmesini emreder.
Sun-Woo kızın gerçekten aldattıgını öğrenir ama öldürmeye kıyamaz çünkü aşık olmuştur.) 

DİKKAT! BU KISIM SPOILER İÇERİR!

Öncelikle şunu söyleyeyim filmde eleştirebileceğim tek bir saniye bile yok. Aksine iki saatlik filmin her saniyesini şuraya yazasım var.
Filmde her an her sey olabiliyor. Bir bakiyorsunuz birinin başı patlıyor bir bakiyorsunuz biri bıçaklanıyor. Tam dehşetin içindeyken bir anda gülmeye baslıyorsunuz. Hatta kahramanimizi diri diri toprağa gömüyorlar yuh diyorsunuz simdi ne olacak? diye içinizden geçiriyorsunuz derken adamin oradan nasil kurtulduguna şaşırıyorsunuz. Ayrica filmin sonuna doğru kahramanimiz bu defa da başından vuruldu yuh diyorsunuz yine "o pislikleri öldürmeden ölmemeliydi!" Derken bir bakmissin yerden kalkip çatismaya girmis.(megersem kurşun kafasini sıyırmış.)
Yukarıda da yazmıştım film kara komedi türünde. O yüzden bunlar normal ama bu türde çekilen her filmi de sevmiyorum. Ayarinda olacak ve en önemlisi kaliteli olacak. Bu filmde öyle işte mutlaka izlemelisiniz^^ Benden 10/10 puan! 
Bu arada filmde Sun-Woo'nun aynaya bakarak (tabisi her yanı kan içerisinde.) -Biz nasıl bu noktaya geldik? diye hayatını sorguladığı sahne cok etkiledi beni. Ve tabi ki final... Gözlerimi doldurdu yani. Mutlaka izlemelisiniz! Görüsmek üzere👋




9 Ocak 2017 Pazartesi

Ne İzledim: Castaway On The Moon


Bu filmi afişinden dolayı 'itici' bulduğumdan izlenecekler listeme almıyordum. Hatta aklımın köşesinden bile geçmiyordu ama nasip döngüsü işte, bugün izleyiverdim. Film beklediğimden iyi çıktı. Abuk subuk hareketler bekliyordum tamam kabul vardı ama nadir. Saymıyorum o yüzden. Onun haricinde eleştirebileceğim başka bir mevzusu olmayan güzel bir dram filmi çıktı. Dram da öyle ağlamaklı falan değil öyle derin derin düşündüren cinsinden. Unutmadan özeti geçeyim; Kim Seung Keun gırtlağa kadar borca batmış bir adamdır ve bu bunalım onu intihara sürükler. Kahramanımız kendini öldürmek için Hun nehrine bırakıverir lakin uyandiğında kendisini bir adada bulur.(Ada da Seul'u gören bir ada hani.) Bu adada yaşam mücadelesine koyulur(Adam kendini öldürmek isterken bir anda yaşam mücadelesine girişi tam bir ironidir.) Bu arada bu mücadeleyi yakından takip eden bir misafir vardır: Kim Jung Yeon.  İkili arasında bir araya gelmeseler de arkadaşlık başlar...
Bu defa spoiler vermeyeceğim. Filmi beğendim ama entrikası yok ya ondan spoiler da yok^^ Dram severlere tavsiye olur.
Bu arada benim en sevdiğim kore dizilerinden olan Lord of the dramas'da izlediğim Jung Ryeo Won'u tekrar izlemek de güzeldi... Bakalım bir dahaki yazacağım film hangisi olacak. ^^ bye bye 👋

8 Ocak 2017 Pazar

Ne İzledim: Inside Man : The Original - İçerideki Adam


Bu defa secimimi ne zamandan beri izlemeyi düşündüğüm ama hep erteledigim Inside Man'den yana kullandım. Neden izlemeyi düsünüyordum? Çünkü açın bakın nerede bir Top Kmovie listesi görseniz bu film mutlaka o listede yer alır. (Oldboy ya da Ahjeossi filmleri gibi...)
Peki bende nasıl bir etki bıraktığını merak ediyorsanız; kesinlikle MÜKEMMEL bir film. Zaten filmin başından anlıyorsunuz nasıl bir film olduğunu. Basrolleri; Lee Byung Hun ve Cho Seung Woo ve Baek Yoon Sik paylaşıyor... Simdi spoiler vermeden önce konusunu özet geçeyim; 
An Sang Goo siyasilerin pis işlerini yapan bir gangsterdir. Adaletin,basının ve bilimum bütün güçleri elinde bulunduran bu karanlık adamlara karşı ayrıca kin gütmektedir. İntikam yoluna koyuldugunda da yolu kendisi gibi arkası olmayan savcı Woo Jang Hoon ile kesişir ve birlikte bu karanlik adamlari alt etmeye koyulurlar.

DİKKAT! BU KISIM SPOILER İÇEREBİLİR! 

Şimdi filmin konusu itibariyle sürükleyici bir film amma! Hani şu yüksek prodüksiyon filmlerde olan saçma +18 sahneler var. Öyle ki kafanı çevirmekle, gözlerini kapatmakla (🙈⬅ styla😂) gecisecek sahneler degil. Mecbur sarmak zorunda kalıyorsunuz. Hatta filmi kapatmayi düsündüm bir ara ama dedim ya mevzu çekici! +18 sahnelerin yanı sıra aşırı şiddet var ki bu da normal adamlar acimasiz ve ben artik alıştım kan görmeye beni etkilemedi✋😎 ama elinde balta zevkle adam doğrayan bir adami seyretmek sizi rahatsiz edebilir. Ve final; 3 saatlik filmi izlediğinize değecek güzellikte bir sonla bitti. Fazla da spoiler vermek istemiyorum. İzleyin de görün. 
Bu arada bizim gansterin arabada adamlara kadın götürürken (ironik bir sahneydi) şarki söylediği sahne beni çok etkiledi. Kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim.

Bu da ilk kez filmde dinleyip hayran kaldığım şarkı^^



7 Ocak 2017 Cumartesi

Ne İzledim: The Office


Lafa filmin polisiye film gibi görünen ama ciddi anlamda korku filmi oldugunu söyleyerek başlayayım ki, benim gibi 'bu da ne!' diye şaşırıp kalmayın^^ Film hakkında bahsetmeden önce filmin konusunu özet geçeyim ki bir an önce spoiler kısmına geçeyim.
Film bir şirkette şef olarak çalışan Kim Byeong Gook'un ailesini vahşice katletmesiyle başlar. Kim Byeong Gook katliamı gercekleştirdikten sonra kayıplara karışmıştır. Bunun üzerine polis her yerde katili arar. Ararken de katilin katliam sonrası iş yerine döndüğünü ve bir daha ayrılmadığını fark ederler. Derken dedektifimiz Jong Hoon herkesi sorguya çekmeye başlar. Tabi bu arada ofiste cinayetler işlenmeye başladıgından çalışanlarının da psikolojisi bozulmuştur. Olaylar olaylari kovalarken işler ofisin en sessiz elemanı olan stajer Lee Mi Rye'nin etrafında dönmeye başlar.

BU KISIM SPOILER İÇERİR!

Film genel olarak güzel bir filmdi ama bazı konuların ucu açık kaldı. (Bunun bazı yerlerdeki çeviri hatasından kaynaklı olduğunu da söyleyeyim.) Filmin sonu ise beni delirtti resmen. O sesini bile çıkaramayan kız bir anda canavara dönüştü. Öyle ki bir sıkımlık canı var diyorsunuz sonra bir bakıyorsunuz adamlar güç geçirememiş. O değil de o kadar vahşice cinayet hiç suçu olmayan birinin üstüne kaldı ya! Asıl canavar hayatına devam etti. O sahnede sinirden ben canavara döndüm resmen!^^ sonu böyle hoş bitmeyen filmlere tahammul edebiliyorsanız mutlaka izleyin. Ama tahammul edemem diyorsanız izlemeyin. Yoksa benim gibi sonunda sinir olursunuz. Neyse görüşmek üzere👋



6 Ocak 2017 Cuma

Ne İzledim: The Chronicles of Evil ( 악의 연대기 )


Film maratonuna devam... Bu defa da tercihimi polisiye türünden olan The Chronicles of Evil filminden yana kullandım. Asla da pişman değilim. Gerek konusu gerekse kadro bakımından beni ziyadesiyle tatmin etti. 
Hemen konuyu özet geceyim; İşinde çok başarılı olan Dedektif Choi kariyeri bakımından zirveye ulaşacakken bir cinayete karışır. Bu cinayeti çözme görevi de neredeyse ülkenin en iyi polisi olan kendisine verilir. Derken geçmis hesaplasmasinin içinde bulur kendini.

BU KISIM SPOILER İÇEREBİLİR!^^

Filmi başından sonuna zevkle izledim. Özellikle sonu tam bir sürprizdi.(Yemin ediyorum ben bile tahmin etmemiştim böyle bir sonu.) The Phone filminde izleyip oyunculuğunu beğendiğim Soo Hyun Joo bu filmde de döktürüyor. Filmin diğer basrollerinden (Filmin sonunu görene kadar ponçiki olan.) Park Seo Joon da rolünün hakkını öyle bir vermiş ki sonunda yok artık diyorsunuz.(al sana spoiler.) Vee tabi ki Daniel Choi... Adamin diziye girdiği sahne bile cool! Gerci oynadığı karakterin sonu pek iyi olmadı ama... Sonuç itibariyle güzel bir filmdi. Bence izleyin tavsiye ederim.👋

Bu da filmin Ost'u.👇


Ne İzledim: Perfect Number ( Suspect X )


Film maratonum devam ediyor. Bu defa da bana göre 2016'nın en iyi dizisi olan Signal'in başrol oyuncularından Cho Jin Woong'un da rol aldığı Perfect Number...
Filmin konusu: Matematik dehası olan Suk-Go aynı zamanda da matematik öğretmenliği yapmaktadır. Fazla sosyal hayatı olmayan Suk-Go yan komşusu olan Hwa-Sun'a aşıktır. Bir gün Hwa Sun kendini müdafaa ederken eski eşini öldürür. Bizim dahi de kadını seviyor ya onu bu cinayetten kurtarmak için yardım etmeye karar verir ama olaylar baska noktalara varır.

BU KISIM SPOILER İÇERİR:

Filme biraz ön yargıyla başlamıştım işte konu biraz vasat gelmişti ama umduğdan çok daha güzel bir film çıktı. Özellikle Suk-Go'yu canlandıran Ryoo Seung Bum'un oyunculugunu kendisini ilk defa izlememe rağmen çok beğendim. Bundan sonra filmlerini takibe alırım. Hatta lafı açılmışken kendisinin son filmi yönetmenliğini Kim Ki Duk'un yaptigi ve şu anda ülkemizde de vizyonda olan The Net (Ağ) filminde de oynuyor. 
Kadin başrolü de 49 Days dizisinden tanıdığım Lee Yo Won canlandırıyor. Ve tabi ki dedektifimizi canlandıran Cho Jin Woong var. Film bastan sona zevkle izlecek türden. Hele sonu tam da istediğim gibi sürprizli... Suk-Go'nun öğrencisinin de dedigi gibi Geometri sorusu gibi görünen ama aslında algoritma olan bir test gibi bir film sonu sag gösterip sol vuruyor. Klişe bitecekmis saniyosun bakiyosun neler neler olmus. Bu arada Japon filminden uyarlamaymiş sanırım. Filmi beğendim umarım siz de begenirsiniz👋


4 Ocak 2017 Çarşamba

Ne İzledim: Ateş Böceklerinin Mezarı ( Grave Of The Fireflies - Hotaru No Haka)

Ah ah bu animasyon filmi nereden başlayayım anlatmaya bilemedim. Beni o kadar etkiledi ki... Oturdum şakır şakır ağladım. Hele finalinde... Hıçkıra hıçkıra ağladım. O derece etkiledi beni...
1988 yapımı filmin konusu; 
Film II. Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru Japonya'nın bombardıman altındaki Kobe şehrinde gecer.
Annelerini bombardıman sırasında kaybeden, asker babalarının da ölü mü sağ mı olduğunu bilmeyen 14 yaşındaki Seita ile 4 yasındaki Setsuko'nun,savaşın acımasızlığı karşısında açlık ve sefaletle girdikleri yasam mücadelesini anlatıyor. 


Filmi izlerken elimizdekilerin kıymetini bilmemiz gerektiğini düşünüyorsunuz. Ve tabi ki savaşın ne kadar acımasızca olduguna da tanıklık ederken minik setsuko'yu görüp,yanı başımızdaki savaş mağduru çocukları düşünmeden edemiyorsunuz. Ve lanet ediyorsunuz savaşa! Ah Setsuko ne demiştin sen; Ateş böcekleri neden erken ölür? Off!
Kesinlikle izlemeniz gereken bir anime. Yalnız, izlerken mendillerinizi de yanınızda bulundurmayı unutmayın.

3 Ocak 2017 Salı

Ne İzledim: Splash Splash Love ( 퐁당퐁당 LOVE )


The Man From Nowhere filminden sonra film beğenmez oldum. O kadar etkiledi ki film beni, diger filmleri eksik buldum hep. Hal böyle olunca bende filmin etkisinden kurtulana kadar bir süre film izlememe kararı aldım. Bu yüzden bende ne zamandır merak ettigim iki bölümlük Splash Splash Love dizisini izleme kararı aldım. 
Dizinin basrollerini ilk defa bir yapımda izledim. Benim için çift uyumu önemli ve çift de birbirine oldukca uyumluydu. Dizi genel olarak eğlenceli ve sevimli bir dizi.
Dizinin konusunu da özet geçeyim; Üniversite sınavına girecek olan genç kızımız isyan eder ve bugünlük kaybolayım diye dua eder ve duası kabul olur. Kendini bir anda Joseon zamaninda bulan kizcagiz krala aşık olur kral da boş durmaz tabi.) Geçmiş-gelecek arası güzel bir dizi olmuş. Hem de iki bölümcük. Ben bir oturuşta izleyemedim vaktim olmadigindan iki güne böldüm. Siz bir oturuşta izlersiniz öyle eğlenceli bir dizi^^ 

1 Ocak 2017 Pazar

Ne İzledim: The Man From Nowhere ( Ahjeossi )



Kore film piyasasını yakından takip eden biri olarak bu filmi henüz izlemiş olmam utanç verici biliyorum. Gec oldu ama süper oldu. Şimdi ben bu filmi nasıl anlatsam bilemedim. O kadar güzel bir filmdi işte. Hatta film bittiğinde "O da neydi?" diye söylendim yani o derece etkiliydi. Hele o sevimli kızla (Kim Sae Ron) olan diyalogları muhteşemdi. Won Bin'in oyunculuğu malumunuz zaten Kore'nin en aranılan aktörleri listesinde birinci sırada diyebilirim.(Kendisini Hyun Bin ve So Ji Sub takip ediyor bana göre.) 
Filmin dövüş sahneleri inanılmaz etkileyiciydi. Öyle ki bazı sahnelerde gözlerimi kapatmak zorunda kaldım.(Oh yoo! o kadar kana bakamazdim.) Bir de ara ara +18 sahneler vardı onda da ➡🙈 böyleydim haha. 
Filmin konusuna gelirsem; Her şeyden elini eteğini çekmis bir özel harekât ajanı (bunu kimse bilmiyo tabi.) Kendi halinde rehinecilik yaparak yaşamını sürdürür.(Kore'de böyle bir meslek var bizde var mı bilmiyorum.) Derken uyuşturucu bağımlısı ve aynı zamanda barlarda danscilik yapan komsusunun, annesi yüzünden dışlanmış sevimli kızı ile aralarında dostluk başlar. Derken minik kızın anasının yediği nane yüzünden kızcağız organ mafyasinin eline düşer. Tabi bizim iyi adamımız (ahjeossi'miz) kizcagazi kurtarmak icin mafyanin ortasına kamikaze dalış yapar. 
Filmin eleştireceğim tek noktası bile yok. O kadar kanlı olmasına rağmen yer yer nefesimi tutarak izledim. Ve Won Bin'e saygım arttı. Kendisinin Mother filmini de izlemiştim ki hâlâ unutamadığım filmlerden biridir. Mather'ın yanına Ahjeossi de eklendi.
Bu arada Kim Tae Hoon'un oyunculuguna da bayıldım. Söylemeden edemeyecegim. Uzun lafın kısası bu filmi izleyin ve izlettirin.